Rolex! Herkesin hayallerini süsleyen saatler! Peki gerçekten de öyle mi? Rolex saatleri onlara atfedilen övgüyü ve beğeniyi gerçekten hak ediyor mu? Cebinizde paranız dahi olsa Rolex almak, bir dükkana girip beğendiğiniz saati şipşak alıp çıkmak mı demek? Yani bir alışveriş mevzu bahis olan Rolex iken bu denli kolay olabilir mi? İşte iki kısımdan oluşan yazımız tam da bu konulara değinen bir başvuru kılavuzu niteliğinde. İlk bölümde ilk Rolex’inize gerçekten ne zaman sahip olmanız gerektiği hakkında fikirler önerirken ikinci bölümde ise pek çok seçenek sunan serilerden hangisinin gerçekten sizi yansıttığını bulmaya çalışacağız. İşte başlıyoruz!
Açık konuşacağım, ben henüz 20’li yaşlarımda iken saate atfedilen onca övgüyü ve beğeniyi anlamlandıramazdım. Bana Rolex sadece başarılı bir Pazarlama başarısı gibi gelirdi. İyi tanıtılıyor ve herkes o yüzden ona sahip olmak istiyor derdim. Yapı itibari ile de geleneksel ve muhafazakâr denilebilecek modelleri olduğu için bana hep bir şeyler ters gelirdi. Ben her zaman yaşımı daha iyi yansıtacak saat modelleri peşinde koştum ve Rolex bana kesinlikle hitap etmiyordu ve bence olduğundan da fazla büyütülüyordu.
Ancak yıllar yılları kovaladı ve benim Rolex markasına ve üretilen modellere olan saygım ve sevgim katlanarak arttı. Peki bu nasıl mümkün oldu? Her şeyden önce markanın bir pazarlama başarısından çok daha ötesi olduğunu kavradım ve takdir ettim. Artık Rolex’in neden popüler bir marka olduğunu idrak etmiştim. Rolex her şeyden önce size size güven ve huzur veriyordu. Rolex’e sahip olduğunuzda sizi yarı yolda bırakma ihtimali neredeyse imkansızdı. Bugüne kadar bu yönüyle de kimseyi yanıltmamıştı!
Arabanızı satın Rolex saat alın cok trendy
Şimdiye kadar satın aldığın en pahalı şey nedir diye bir sorsalar bana
İyi de neden güven ve huzur verdiğini açıklamamış 🙂 havada kalmış yazı